Sosyal Medya

Güncel

Aydın Ünal: Zeytindalı Harekatı’nın din uğruna da yapılmış olduğunun belirtilmesi bir hamaset mi?

Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal, Genelkurmay Başkanı Hulisi Akar'ın paylaştığı mesaj sonrası yaşanan gelişmelere değindi.



Aydın Ünal, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın paylaştığı mesajda kullandığı "din uğruna" kelimelerini eleştiren ulusalcı çevreye sert çıkarak bunun bir hamaset olmadığını iddia etti.

Yazının Tamamı

Gözümüzden kaçmış. Ulusalcı bir haber sitesi rahatsızlıkla ve ispiyon yaklaşımıyla dikkatlerimizi çekmeseydi belki de bu güzel gelişmenin hiç farkına varamayacaktık.
 
Genelkurmay BaÅŸkanı Orgeneral Hulusi Akar, Zeytindalı Harekatı’na milletimizin gösterdiÄŸi sevgi ve güven nedeniyle 5 Mart tarihinde bir teÅŸekkür mesajı yayınladı. Org. Hulusi Akar, mesajın bir yerinde, “Vatan, millet, din ve bayrak uÄŸruna hayatlarını seve seve feda eden kahraman ÅŸehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, kendilerini minnetle yadediyoruz” ifadelerini kullandı.
 
Malum çevreleri rahatsız eden, bizim için ise ülkemizin geldiÄŸi seviyeyi göstermesi bakımından son derece gurur verici, geleceÄŸimiz açısından da umut dolu ifade tahmin edilebileceÄŸi gibi “din uÄŸruna” ifadesi.
 
Yaklaşık 100 yıl öncesine kadar bu ifade, yani “din uÄŸruna” ifadesi sıkça kullanılırdı.
 
ÖrneÄŸin, Sultan Mehmet ReÅŸat, Birinci Dünya Savaşı’nı ilan eden 11 Kasım 1914 tarihli “orduma, donanmama” hitabıyla baÅŸlayan seferberlik beyannamesinde kullanıyor benzer ifadeleri:
 
“Kahraman askerlerim! Dini münibiniz, vatanı azizimize kasteden düşmanlara açtığımız bu gaza ve cihat yolunda bir an evvel azmü semabattan ve fedakarlıktan ayrılmayınız. Zira hem devletimizin, hem fetvai ÅŸerife ile davet ettiÄŸim üç yüz milyon ehli Ä°slam’ın hayat ve bekası sizlerin muzafferiyetine baÄŸlıdır… Asker evlatlarım! Bu vazifeyi ifa ederken bir vakitler dünyayı titretmiÅŸ olan Osmanlı ordularının hayrülhalefleri olduÄŸunuzu gösteriniz ki, düşman-ı din ve devlet (din ve devlet düşmanları) bir daha mukaddes topraklarımıza ayak atmaya, Kabetullah’ı ve Merkad-i Münevvere-i Nebevi’yi ihtiva eden arazi-i mübarekeyi Hicaziye’nin istirahatini ihlale cüret edemesin. Dinini, vatanını, namusu askerisini silah ile müdafaa etmeyi padiÅŸah uÄŸrunda ölümü istihkar etmeyi bilir bir Osmanlı ordu ve donanması olduÄŸunu düşmanlarımıza müessir surette gösteriniz…”
 
“Din uÄŸruna” ifadesi ya da aynı anlamdaki ifadeler Mustafa Kemal’in Nutuk’unda da defalarca geçer. ÖrneÄŸin, 13 Eylül 1919 gecesi kaleme aldığı kararlarda Mustafa Kemal “din ve milletin selameti namına” ifadesini kullanır. 21 Nisan 1920’de bütün Türkiye’ye gönderdiÄŸi, TBMM’nin açılıp Ä°stiklal Savaşı’nın baÅŸlayacağını ilan eden bildirisinde de Mustafa Kemal “din ve devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluÅŸu, selameti ve bağımsızlığı için” ifadelerine yer verir.
 
Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay BaÅŸkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın, 100 yıllık bir aradan sonra, Afrin’e yönelik harekatta “vatan, millet, bayrak” kavramlarının yanında “din” kavramını da kullanmış olması neresinden bakarsanız bakın devrimdir.
 
Ãœstelik, Zeytindalı Harekatı’nın “din uÄŸruna” da yapılmış olduÄŸunun belirtilmesi bir hamaset gösterisi de deÄŸildir. PKK’nın Ä°ran’dan baÅŸlayarak Akdeniz’e kadar, Türkiye topraklarına da kasteden terör devleti kurma emelleri vatanımıza, milletimize, bayrağımıza yönelik tehdittir. Türkiye’ye yönelik tehdit, tarihin her döneminde olduÄŸu gibi bugün de aynı zamanda “dine”, “Ä°slama” yönelik tehdittir. PKK’nın Batı’daki tüm sempatisinin din ve Ä°slam düşmanlığından kaynaklandığı, PKK’ya kurdurtulmak istenen sözde devletin dinsizlik ve Ä°slam düşmanlığı üzerine bina edilmek istendiÄŸi de dikkate alınırsa, harekatın “din uÄŸruna” da yapılmış olmasının önemi daha iyi anlaşılır.
 
Orgeneral Hulusi Akar’ın devrim niteliÄŸindeki “din uÄŸruna” ifadesini kullanması kimseyi rahatsız etmesin. Bu ifade, Türkiye’nin normalleÅŸtiÄŸinin, Türk Silahlı Kuvvetleri”nin normalleÅŸme yolunda tarihi bir adım attığının göstergesidir. Uzun bir aranın ardından, millet askeriyle yeniden kucaklaşıyor; milletin ve ordusunun istikameti yeniden aynılaşıyor. 15 Temmuz ve sonrasında gayri milli unsurların ayıklanmasıyla ordumuz yeniden “Peygamber Ocağı”na dönüşüyor.
 
TSK’nın normalleÅŸmesi, milletiyle kucaklaşıp aynı istikamete bakması bu ülkenin istisnasız her bir ferdi için olumlu, güzel, sevindirici bir geliÅŸmedir. TSK’nın normalleÅŸmesi, Türkiye’de iç barışın daha saÄŸlam temellere kavuÅŸması için önemli bir adımdır.
 
Genelkurmay BaÅŸkanıı Hulusi Akar ve komuta kademesinin devrim niteliÄŸindeki reformlara katkı saÄŸlamaya devam edeceklerine şüphemiz yok. Her birine ayrı ayrı sonsuz teÅŸekkürler…
 
Bir BaÅŸka Devrim: DoÄŸan Medya’nın Sonu!
 
DoÄŸan Medya Grubu, sahibini de aÅŸacak ölçüde bir psikolojik harp aracıydı. BaÅŸta “Amiral Gemisi” Hürriyet Gazetesi olmak üzere bir kısım medya kuruluÅŸları, kimi zaman derin devletin, kimi zaman çetelerin, kimi zaman da uluslararası merkezlerin algı operasyonlarında, psikolojik muharebelerinde kullanıldılar. Yakın tarihte yaÅŸanan birçok kirli hadisenin oluÅŸumunda, geliÅŸiminde, icrasında, örtülmesinde ve perdelenmesinde bu medya kullanıldı.
 
DoÄŸan Medya’nın satılmasının devletle, hükümetle, sansürle, basın özgürlüğü meselesiyle uzaktan yakından ilgisi yok! 15 Temmuz sonrası oluÅŸan yeni düzlemde ipi kirli merkezlerin elinde olan araçlar tek tek tasfiye ediliyor ya da kendilerini tasfiye ediyorlar.
 
Statükonun yıkıldığı kesin. Yerine ise normalleÅŸmiÅŸ, bağımsız, içerden ve dışardan operasyonlara kapalı, huzurlu bir zemin inÅŸa ediliyor. Ne diyordu CumhurbaÅŸkanımız? “Ben milletin gücü üzerinde Allah’tan baÅŸka bir güç tanımıyorum”.
 

 

DoÄŸan Medya’nın sonu, kendisini milletin üzerinde sanan bir yapının sonudur. Hayırlı olsun…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.